Anksiyete, Anksiyete dedikleri...
Türkçede kaygı da denilen anksiyetenin teorik bir açıklamasına girmeyeceğiz. Çok kaygılı, anksiyeteli kişilerle nasıl daha rahat yaşabileceğimiz üzerinde duracağız.
Anksiyeteli kişi;
• Kendisi veya yakınları için gündelik hayatta alınan riskleri, oluşabilecek tehlikeleri abarttırır, Yoğun bir biçimde ve sık sık dert edinir.
• Aşırı bir ruhsal gerilim içindedir.
• Durmadan şüpheli ve tehlikeye dönüşebilecek şeyleri gözlemler ama değerlendirmeleri abartılıdır gerçekte ciddi bir tehlike oluşturmayacak durumları dahi kontrol etmeye çalışır.
Bu kişilerin dünyaya bakışlarını ‘’ Dünyanın tehlikeli bir yer olduğu, her an her yerde çok büyük kazanın vuku bulabileceği ve çok dikkat edilirse bu tehlikelerin ve kazaların engellene bileceği ve onlardan kaçınılabileceği’’ inançları belirler.
Bu insanların yaşadığı ülke Türkiye olunca belki o kadar da haksız sayılmazlar bu kaygılarında! Her an her yerde bir ihmalkârlık sonucu bir kaza olabilir. Kaza olmadı deprem olabilir ve benzeri daha neler.
Sorun bu tehlikelerin gerçekten var olup olmadığı değildir. Neleri kontrol edip edemeyeceğimiz neleri garanti alıp alamayacağımızdır. Anksiyeteli kişilerin alarm sistemleri gereğinden çok çalışır, çok hassastır. Rahat uyuyamazlar, uyku düzenleri bozuktur. Soğuk soğuk terlerler. Sık sık tuvalete giderler. Kalp çarpıntıları vardır. Bu kişileri sıcak basar. Çevrelerindeki her şeye aşırı dikkat ettiklerinden gergin ve huysuzdurlar. Bir şeye konsantre olmakta zorluk çekerler.
Siz böyle bir kişi iseniz muhtemelen nasıl olduğunuzun farkındasınızdır. Bir tedaviye ihtiyacınız var demektir. Bugün bir takım ilaçlar ve bilişsel davranışçı terapi bu durumunuza iyileştirmek için size yardımcı olmaya muktedirdir.
Böylesine bir kişi ile yaşıyorsanız neler yapabilirsiniz ilişkinizi daha sağlıklı bir şekilde nasıl sürdürebilirsiniz?
Öncelikle W. Allen’in ‘’Hannah ve kızkardeşleri’’ filmini seyretmeye gidebilirsiniz. Sonra her ne kadar yoğun anksiyeteli birlikte yaşadığınız kişi sizde tam tersini yapma isteği uyandırsa da mesela yarım saat eve geç kaldığınızda, evde bir tartışmanın size beklediğinden eminseniz. Geç kalmamaya çalışın, geç kalıyorsanız haberdar edin. Durumları göreceleştirin ve ona güvenilir olduğunuzu gösterin. Her ne kadar bu kişi sinirlerinizi bozsa da alaycı olmadan keyifli olun. Anneniz dışarı çıktığınızda 5 saat içinde birkaç defa yemek yiyip yemediğinizi sormak için arıyorsa ‘’ Yok anne bu sene aç kalmaya karar verdim’’ demeyin, ‘’ Belki onun istediği kadar değil ama yine de yemek yemiş olduğunuzu söyleyin. ‘’ Onun kadar olmasa da aynı kaygıyı taşıdığınızı gösterin (çünkü kaygılanmak aslında insan halidir.) ama onun kaygılarının kölesi olmayın. Sizin normal olarak karşıladığınız kaygılarınızdan tereddütlerinizden söz etmeyin. Güzel, hoş sürprizler dahi yapmayın. Hassas zillerine dikkat edin.Televizyonda kötü haberler çıkıyorsa dikkatini yavaşça hoş bir şeye çekin. Ağır konulardan konuşmayın.
Tabi ki onu bir psikologa veya psikiyatra görünmek için cesaretlendirin.