http://www.klinikpsikiyatri.org/files/journals/1/295.pdf
Mitler bilimsel ve ampirik kanıtlar yerine kocakarı masalları üzerine kurulmuş efsanelerdir. Şizofreni ile ilgili mitler, bozukluğun algılanması ve anlaşılması yanı sıra, erken müdahale ve tedavisini olumsuz etkileyebilecek sonuçlar oluşturabilmektedir. Bu yazıda şizofreni ile ilgili mitlerden bazıları ve bu mitlerin aleyhine bulunan kanıtlar tartışılmaktadır.
GIRIŞ
Şizofreni ile ilgili nesilden nesile aktarılan çeşitli mitler, hastalığın yeterince anlaşılmamasına ve
tedavisinin sınırlı kalmasına neden olmuştur. Şizofreni, mitler yönünden cinsellik kadar zengin bir
spektrum göstermektedir. Psikiyatrik bozukluklararasında belki de adı en ürkütücü olan klinik tablo
şizofrenidir. Bunda hastalığın prognozunun diğerlerine göre daha kötü olduğu biçimindeki genel sayıtlı yanı sıra, şizofreni tanısının taşıdığı etiketlemenin (stigma) de önemli rolü vardır. Etiketleme yalnızca hastayı değil, onunla ilişkili herşeyi ve herkesi olumsuz etkilemektedir. ABD’de daha önce şizofreni tanısı almış olmasına karşın son beş yılını tamamen iyi durumda ve çalışarak geçirmiş bir bireyin toplumca kabul edilmesi aynı durumdaki bir eski mahkuma göre daha güç olmaktadır. Çünkü şizofreni stigması bireyleri bazı hak ve menfaatlerden yoksun bırakmaktadır (Üçok 1999). Bu yazıda şizofreni ile ilgili olarak sık karşılaşılan bazı mitler gözden geçirilecek ve bu mitleri desteklemeyen bazı bilimsel veriler aktarılmaya çalışılacaktır.