OTOMATİK DÜŞÜNCELER
ve
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR
Otomatik düşünceler ve bilişsel çarpıtmalar üzerine internette yaptığımız bir inceleme, aynı şeyleri dile getirmek için farklı sözcüklerin kullanıldığı, bazen otomatik düşüncelerle bilişsel çarpıtmaların eş anlamlıymış gibi dile getirildiği dikkatimizi çekti. Aşağıda bunları çerçeveler içinde gösterdik. Bunda çeviri kültürünün ve özgün olma gayretinin etkisi nedir bilemiyoruz. Bunun Google odaklı yani sayfanın Google aramalarında öne çıkması amaçlı bir yaklaşım olup olmadığını bile tartışmaya değer olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan kimi yaklaşımların dile, bilim diline ilişkin temel bir takım inançları ifade ettiğini düşünüyoruz. Bilişsel çarpıtmalara için düşünce şemaları deyişini kullananlara bile rastladık.
Her kelimenin her anlama gelmesi, birbirinin yerine kullanılabilmesi ancak kafa karışıklığının hangi boyutta olduğunun bir göstergesi midir?
Her ne olursa olsun, bu kavramsallaştırma sorunu, şemaları iyileştirirken Padesky’nin özellikle dikkat etmemiz gerektiğini iddia ettiği bir noktadır. Şöyle ki bir danışanın şemasını nasıl dile getirdiği, hangi sözcükleri seçtiği, o şemasına dair kognisyonlarıyla (bilişleriyle) ilişkilidir. Bilişsel çarpıtmaları anlatırken, terapistlerin veya akademisyenlerin seçtiği sözcükleri bu açıdan da kaydetmek anlamlıdır.
Bilişsel çarpıtmalar ve otomatik düşünceler, Aaron Temkin Beck’in 1957’den itibaren geliştirdiği kognitif depresyon t
eorisinin öğelerindendirler. Kognitif teori, bir bilgi işlem teorisidir. Otomatik düşünceler, daha temel şemaların, inanışların bir olay sonucu aktive olmasıyla bilişsel süreç içerisinde yer alan çarpıtmalar sonucu oluşurlar. Otomatik düşünceler de temel inanç, düşünce ve varsayımları destekleyerek yani şemaları destekleyerek katılaştırırlar. Depresyondaki kişilerde bunlar olumsuz bir içeriğe sahiptirler. Beck, depresyonda başlangıçta altı bilişsel çarpıtmanın, hatanın rol oynadığından söz eder.
1.Keyfi çıkarsamalar (arbitrary inference): En yaygın ve genel bir mantık hatasıdır delilsiz, kanıtsız daha doğrusu kanıt arayışı olmaksızın yargıya varmaktır.
2.Seçici odaklanma (selective abstraction):
Kişi yaşantılarının veya içinde bulunduğu bir durumun bağlamını ve genelini unutarak olumsuz bir noktasına odaklanır.
3. Aşırı genelleme (overgeneralization):
Bir tek olaydan genel kurallar çıkarma
4. Büyütme veya küçültme (magnification or minimization): Olumsuz olayları büyütme ve olumlu olayları küçültme. Kişinin hatalarını yanlışlarını abartması, yüceltmesi, başarılarını önemsizleştirmesi, küçültmesi.
5.Kişiselleştirme (individualization): kontrolü dışında, ilgili- ilgisiz olayları üstüne alınma. Şeylerin olumsuz sonuçlarından kendini sorumlu tutma.
6. Hep ya da hiç biçiminde düşünme (dichotomous thinking): Olaylar, yaşantılar, deneyimler, aşırı uçlarda değerlendirilir. Bir şey ya siyahtır ya beyazdır. Grinin tonları görülemez. Eğer bir şey tam istediğimiz gibi değilse hiçbir şeydir gibi düşünülür.
Genellikle temel inançlarımız kendimize;
- Düşüncemin kanıtları nelerdir ve bunların güvenilirliği nedir?
- Aynı şeyi açıklamak için daha akılcı, gerçekçi, değişik yorumlar olabilir mi?
- Şeyi yorumladığım biçimde yorumlamamın yararları ve zararları nelerdir?
- Hangi tür mantık hatalarını yapıyorum?
sorularını sormadan harekete geçer ve kendini düşünce kalıpları biçiminde ifade eder. Bilişsel çarpıtmalardan kaçınmak için kognisyonlarımız üzerine düşünmemiz yani düşüncemizin yolu nasıldır ve nedir sorularını kendimize sormamız bize yardımcı olabilir. Düşünceler, düşüncedirler yani gerçeğin bizzat ve tam kendisi değillerdir; değişirler, gelişirler, gerilerler, geçip giderler deme esnekliğini edinmemiz de bizi daha iyi yapabilir.