Farkındalık Mindfulness

Farkındalık ,  Mindfulness

 

‘’Hangi limana doğru yol aldığımızı bilmiyorsak her rüzgâr bir fırtına mıdır?’’

 




                                                  

Fiilen geçmişte ve gelecekte yaşayamasak dahi, geçmişin hayaletleri geleceğin hayalleri bazen ruhumuzu öylesine kaplar ki şu an ve burada ne yaptığımızı, nasıl olduğumuzu bilemeyiz. Bazen bu durum hıza ve zamana takıntılı, güç ve iktidar telaşına dayalı, zorunluluklar silsilesi içerisindeki modern insanın gündelik hayatının önemsiz bir parçasıdır.

 

Saat çaldı kalk! Elini yüzünü yıka, duşunu al, dişini fırçala, ayakkabılarını giyin işine veya okuluna git! Bazen dışarıyla yüz yüze bir penceremiz yoksa havanın nasıl olduğunun farkında bile değilizdir. Her şey otomatik bir şekilde işler. Metroya otobüse binme, arabayla yola çıkma, pek bir düşünceyi ve dikkati gerektirmez. Uyuyor gibiyizdir. Bilindik yollardan yerlerden geçeriz, kimse ile karşılaşmadan doğrusu karşılaştığımız kişilere ve şeylere dikkat etmeden gideriz. Alışıldık siren sesleri bile uyandıramaz bizi! Bir anlamda hayatta kalmak için yaşamaktan vazgeçmiş gibiyizdir.

 

Can yücel, ‘’ Yaşamak istiyorum. Yaşamayı bu soğumuş  Mordaza, 2008cehennemde ölü bir dost gibi içim titreyerek düşünmek değil sade, Yaşamayı yaşamak istiyorum ’’, derken bir anlamda farkındalığı arzusunu dile getirir. Üçüncü dalga bilişsel davranışçı terapiler için, farkındalık (Mindfulness), yaşamı, geçmişi, geleceği, ölü veya diri sanki sahi imiş gibi düşlemek, düşünmek; bir takım kararlara, çıkarımlara, sonuçlara varmak, şimdi ve buradaymış gibi hissetmek değildir. Şimdi ve burada, dikkatimizi ana, mekana, o mekandaki varlıklara, kendimize yargısız ve tasarruflu bir şekilde yöneltmektir. Farkındalık yerine özenli varoluş da diyebilirdik. Varoluş, metafizik bir anlamda değil etkinlilik anlamındadır. Farkındalık bir bardak suyu bir fincan kahveyi tadına vara vara içmektir.

 

Dikkatli ve özenli olmak farkındalığın önemli bir parçası olsa da bizzat kendisi değildir. Genellikle,  motivasyonlarımız ve kognisiyonlarımız (dürtülerimiz ve bilişlerimiz) sonucu çevremizdeki uyaranların bir grubuna dikkat ederiz. Klasik, edimsel ve sosyal öğrenme sonucu geliştirdiğimiz tutumlar ve temel inançlarımız her hangi durumda hangi uyaranları veya uyaran gruplarını dikkat edeceğimizi belirler. Bu dikkat sonucu geliştirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz eylemler sahip olduğumuz davranış ve duygu repertuarının önemli bir bölümü teşkil eder. Farkındalık, her koşulda bu repertuarın onaylanması değildir. Olanı olduğu gibi kabul etmek, dikkatimizi hangi limandan gelip hangi limana gittiğimize değil, rüzgâra, denize, geçip giden bulutlara, şimdi ve burada olup bitene vermek farkındalığın ilk adımıdır. Bu adım, bizi, işin içinden çıkmak için problemlerimize odaklanmamıza iten ve dikkat alanımızı daraltan olumsuz duygu ve düşüncelerimizin hükümranlığından çıkarır. Farkındalık, ölü bir dostu düşünmek, ölü bir dosttu sevmek, ölü bir dosttun ışığında yol almak değildir. Farkındalık, yaşamayı yaşamaktır. Farkındalık, yaşamayı boş vermek değil kabul etmektir.




* heykel: Mordaza, 2008

  
1849 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın